26 Eylül 2010 Pazar
2 hece
20 Eylül 2010 Pazartesi
Muzur kiz cocugundan ters kadinliga gecis
Ilk ders gunum.. Ozetle: sabah 5 bucukta kalkis + otobus metrobus servis uclusu + sicakta bir beden kucuk takimin icinde toren + mini mini 1lerle 5 ders + bahce nobeti + kacamak sigara arasi + Zincirlikuyu’dan tikis pikis otobus + topuklu ayakkabinin seklini almis ayaklar + migren = ben ogretmenim, evet.
Universitede ogretmen olmayi bize boyle anlatmamisti hocalarimiz. Ben hala kendim kalabilecegime inaniyordum mesela. Fazla naif kacti bu cumle, duzeltiyorum: Okulun ilk gununden haziran hayalleri kuracagimizi anlatmamislardi bize. Bu daha dogru oldu, evet. Ders mufredatlarinda gecmeyen ogretmenler odasinda donen muhabbetleri saymak bile istemiyorum.
Bir yandan da soyle bakiyorum olaya.. Ilk gunden gelen bu farkindaligi hayatim adina bir seylere donusturme firsatim var hala. Bir onceki yazimda gecen “master hayali” de bir yandan buna dayaniyor. Olur ya sene gecer, staj biter o zaman yeni baslangiclar yeni adimlar.. Sunu biliyorum, bu kafayla 3 sene ogretmenlik yaparsam muzur kiz cocugu sizlere omur. Ya da ne bileyim kacinilmaz son derim, zevk almayi da bilirim.. Yok bilmeyeyim ben.
Bu arada dus falan nafile, her yerim sizliyor. Artik pazartesi sendromunun yaninda pazartesi benim icin bahce nobeti. Sabaha duzel ayaklarim, yarin 6 saat ders sizi bekler..
Hayat ben ve benzeri
Bogaza karsi los isikli bi odadanin balkonunda elimde sarabimla dalga seslerine karsi Lisa Ekdahl'in hinzir "Tea for Two" yorumuyla "two" hayallerine dalma hayali kuruyorum kac zamandir.. Ruzgar esse arada azicik diyorum, yosunla karisik tuz kokusu.. Istanbul'a asik oldugumdan falan degil, sadece tekrar basit hayallere kaptirmak istiyorum kendimi.
Son 3-5 haftadir hayat adina buyuk hayallere giristim, itiraf ediyorum. Hatta bu aralarinda en anlik en basit olani.. Oncelikle ogretmen olmak icin yaratilmadigimi fark ettim, bu durumda tek cikis yolu olarak master ve tekrar ders calismak kaliyor. Hatta isi ilerlettim hangi alanda master yapmak istedigimi bile az cok belirledim. Fikrim her an degisebilecegi icin buradan yazmak istemiyorum, sadece sunu soyleyebilirim ogretmenlik disinda is bulmak icin pek de hora gecmeyecek bir alan. Yine de olsun. Kendim icin 23 senedir yapmadigim seyi, kendimi dusunmeyi bir kez olsun yapma fikri bile hayallerime engel degil. Bir baska hayalimse belki bir Avrupa ulkesinde hic tanimadigim bilmedigim bir koye yerlesmek. Evet, cok ciddiyim. Ufak alanlarda daralan ben kucuk bir koyde yasamak istedigimi anladim. Ve asil istedigim seyin internet, metro, telefon vb degil kendimi orada buyutmek oldugunu da.. Cunku bir suredir sabah kalkip aynaya baktigimda kendimi goremedigimi fark ettim. Nereye gittigini bulana kadar koy koy dolasmak zorunda kalma hayali.. Neyse.. Bir de hayallerim arasina yeni giren bir sey var: kisa film cekmek. Ozellikle karakteriyle sahnesiyle tamamen kurguladigim stop-motion filmimi zaman bulup cekmek istiyorum (diger hayallerim arasinda en elle tutuluru bu gibi gorunse de yok, cidden hic zamanim yok). Kuklami az cok bitirdim, icimden yeni yeni kuklalar bile yapmak geliyor. Ama hersey bir yana su aralar zaman ayiramadigim icin uzun vadeli gelecek hayallerimin arasinda bu film isi de. Aslinda bir de uzun metrajli bir senaryo var deli kafamda ki bu hayalimin gercege donusmesi biraz yazma pratigine biraz da ozguvene bakar. Olur ya en basa donerim, master icin boyle bir alan secerim vs vs.
Hersey bir yana.. Sanirim kendimi daha bir tanimaya basladim. Daha 1 aydir ancak ogretmenim, hatta ilk derslerime bugun girdim belki ama bildigim bir sey var: Bu ben degilim, olmamaliyim, en kisa surede o aynadaki kayip ben'i bulmaliyim. O zaman belki kendime ait bir oda hayal etmeme gerek kalmaz, ben de ait oldugum odayi bulurum..