19 Eylül 2011 Pazartesi

Hayallerim, askim.. ve ben

Ben bir keresinde gercekten asik olmustum. Sanirim 2-3 kez daha asik oldum ya da oyle hissettim ama bu dedigimin ask olduguna her zaman eminim/ emindim. Cok fazla insan bilmez bunu. Diyeyim ki 1-2 yakin dost. O kadar bile degil.

Bir hissin ask olup olmadigina karar verebilmek icin uzerinden zaman gecmesi gerek. O anin aptalligiyla hayranlik ve askin arasindaki salak cizgiyi goremez oluyo insan. Korluk de degil bu. Olsaydi tedavisi olurdu ya da ne bileyim benzer kosullarda teshis ayni olurdu. Ama bu oyle bir sey degildi. Onumu gayet rahat gorebildigim bir donemdi, onu da gorebildigim bir donemdi.Gayet yakinimdaydi, yine de yuzune tam olarak bakabildigim bir an yok bildigim. Belli belirsiz cizgilerin birlesmesiyle bir siluet. Guzel siluet.

Denize aylarca bakamadigimi biliyorum. Kafami cevirsem, denize baksam onu da gorecektim. Siluet kaybolacak yerine o gececekti. Korktum. Neden oturursun sen de oraya? Korktum . Gozleri renkli miydi ki? Bilemiyorum. Sesi guzeldi yalniz. Cok net hatirliyorum. Gozlerinin yaninda cizgiler vardi sanirim. Belki de yoktu. Var miydi? En azindan olmali. Sesinde bir gulumseme vardi. Sanirim.

Bir kez konustum onunla. Konu o kadar sacmaydi ki. Ben iki cumle soyledim, bir cumle de onun cevabi. Bu kadar. Konu sacmaydi. Yazmak bile istemiyorum. Benim cumlelerim kisaydi. Benden beklenmeyecek kadar kisa. Bir nefes alisverise sigacak kadar kisa. Onunki uzundu. Ilk ve son defa sanirim bu kadar cok duyabilmistim sesini. Guzel bi oksanma hissi. Kelimelerin sozluk anlami… cok da gerekli degildi.

Bir kere gercekten uzuldugunu gordum. Belki sonra da uzuldu o kadar. Bilemem. Sarilmak istedim. Aptal bir duygusallik. O gece 2 paket sigara ictim. Chesterfield Turkish Blend. O sigara yok artik, ya da ben goremiyorum. Onu da goremiyorum.

Uzerinden zaman gecmesini bekledim. Emin oluncaya kadar. Artik sevmiyorum ki ben bu adami diyinceye kadar. Aman be cocukluk diyip kendimle dalga gecene kadar. Uc sene.. bes sene.. cok sene.. ve cesaret. Yaptim. Cok bir sey yapmadim ama istedigim zaman siluetini gercek resmiyle degistirebilecek kadar buyuk bir sey. 1 hafta 3 hafta 5 hafta direnerek gelen bi cesaret. Yine ayni hisler en bastan. Sesi guzeldi dogru. Ama onu dusununce gozlerimin onunde canlanan silueti… onu silip en bastan cizmeye hala cesaretim yok. Bir kenarda dur sen, ben seni ozledikce gozlerimi kapatip o salak ana geri doneyim, 2 dakika bekle iste. Yok olmuyor, guzel bir his. Aptal bir his. Cidden gozleri renkli miydi onun?

Boyle bir sey iste.

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Sabah kahvesi esliginde kucuk hayaller

Eskileri dusunuyorum.

Kucukken hayali bir kocam varmis. Ben hatirlamiyorum mesela. Almanya’da isciymis kendisi. Bildigin gurbetci. Adi Mehmet’mis. Onume gelene anlatirmisim. Hatta dermisim ki “Mehmet biraz para biriktirince beni de yanina aldiracak, ben de Almanya’ya gidicem”. Mehmet’le ilgili anilar yaziyormusum kafamdan. En fazla 3 yasinda falan olmaliyim. Bati’da o yaslarda boyle hayaller kuran insanlar buyuyunce genelde Capote falan olur, ben altin gunlerinde annemi millete rezil ettim o kadar.

Biraz buyukken kardesimi Abdullah Ocalan’in kizi oldugunu inandirmistim. Bunu yaptigimi hatirliyorum. 7-8 yaslarinda bir seydim, kardesim de olsun ki 4-5. Kurgu da su: Babam PKK’liymis ama ayrilmak istemis. Ocalan da tek sartla izin vermis. Italyan bir gazeteciden olma kizi kardesimi de yanimiza alacakmisiz, biz buyutecekmisiz. “Mesela bak senin adin Melek ya, Melike Ocalan da aslinda senin gercek ablan. Onun annesi de Finli bir baris elcisiymis.” diyerek inandiriciligin dibine bile vurmustum. Annemlere soylememekle de tehdit ettim, evet. Gunlerce gizli gizli agladigini hatirliyorum. Bati’da o yaslarda boyle kurgu orebilen insanlar buyuyunce Fellini veya Welles olur, ben psikopat kiskanc abla oldum o kadar.

Biraz daha buyuyunce resim ogretmenlerim iyi resim yaptigimi soylemeye basladi, guzel sanatlar okumami onerirlerdi genelde. Halbuki cizimim hala cok iyi sayilmaz. Lise 1’deki resim ogretmenim beni resim kursuna cagirdi. Gittim. Ama babam isin vehametini cabuk anladi, resim kursuna gittigim 2 sene boyunca okulda ancak karnimi doyurabilecek kadar harclik verdi. Tuval falan almak icin para isteyince yarin yarin diye oyaladigini hatirliyorum. O yasta bile “yarin” gokten para dusecegine inanacak kadar naif bir sanat askim olmadigi icin ben de kursa gitmekten vazgectim. Guzel sanatlara hazirlanma fikrim de boyle yok oldu. Halbuki harcliklarimdan zar zor biriktirip tuval, boya falan bile aliyordum. Bati’da boyle zorluklar yasayan insanlar buyunce Picasso falan olur, ben bu yasta hala hamurla boyayla ugrasan bir “manyak” oldum o kadar.

Cok sey olabilisim aslinda. Ogretmen oldum.