21 Aralık 2010 Salı

Babam


Benim babam uzun yol soforuydu. Hep uzaklardaydi. Bu yuzden bizim buyudugumuze hicbir zaman tanik olamadi. Bizse onu emekliligine kadar neredeyse hic taniyamadik.

Kucukken babasiz kalan cocuklardan tek farkimiz bir gun geri donecegine inananin sadece bizim olmamamizdi. Sobali evimizin tek sicak odasinda ayaklarimizi biribirimize yanastirip uyumaya calisirken annemin ablam, kardesim ve bana anlattigi bir masalin kahramani degil, uyandigimizda basucumuzda buldugumuz 3 ucuz cikolatayi gizlice koyan cocuk perisi, gece biz uyurken alelacele ama sessizce yanaklarimiza kondurulmus uc sicak opucugun sahibiydi. Bunlar bize hicbir zaman yetmezdi. Gunduz gozuyle babamizi gorebilmek cocuk aklimizin en gercekustu dusleriydi.

Arada bir yola cikarken bizi de alirdi yanina. Bazen tek tek, bazen hep beraber. Benim en guzel cocukluk anilarim sanirim babamla basbasa Duzce-Istanbul yolunda gecirdigim zamanlardi. Sabahin en kor saatinde yari uykulu evden cikardik babamla. Annem elimize yolluk 1-2 parca bir seyler tutustururdu. Benimse gozlerim sabah okula gitmek zorunda olan ablami ve daha bebek olan kardesimi arardi. Beni gormelerini isterdim; gorurlerse iclerine dolusan kiskancligin o mutlu animi daha da guzel kilacagini, babamin sadece bana ait oldugunu artik kabulleneceklerini dusunurdum. Su an gozlerimi kapatip o gunleri tekrar dusledigimde ne ablamin ne de kardesimin yuzlerini hatirlayabiliyorum. Bu afyonsu hayal belli ki ya hic vuku bulmadi ya da uykulu gozlerimin ardinda bir ruya itibari gordu.

Babam bu kisa sayilabilecek yolculuklarda artik ezberledigi yollarin oykulerini, dedemden dinledigi tek masali, simdi dusununce bana karanlik onaysa mutluymus gibi gelen cocukluk anilarini, Fransa’daki 4 yilina ait maceralarini ve o mutluluk sarhosluguyla aklimda kalmayan daha nice oykulerini anlatirdi. Yol yorardi cocuk bedenimi. Bazen bu oykulerin tam ortasinda uykuda bulurdum kendimi. Kalktigimda uzerimde babamin mazot lekeli yasli parkasi, babamin kokusuyla karisik bir seker kokusu gelirdi burnuma. Kokuyu bir turlu adlandiramazdim, babama sorardim hemen. “Bilmem ki” derdi, her seferinde cocuk safligimla inanirdim. Sonra da “Su siyah poseti bi acsana, ne varmis icinde” derdi. Ve her seferinde ayni heyecanla, ayni merakla acardim o siyah poseti ve yine her seferinde icinden sadece bana ait, benim icin alinmis en sevdigim meyve muz cikardi. Biz kucukken muz pahaliydi, ayda bir alinirdi eve. Alindiginda da 3 kardes esit paylasmak zorunda kalirdik. Ama bu yolculuklarda dedim ya hepsi bana aitti. “Evet” derdim, “babam en cok beni seviyor”.

Donus yolu biraz buruk olurdu. Uykuya yenilen bedenim babami benden alirdi. Uyandigimda eve cok yakin olurduk. Evde ablam vardi, kardesim vardi, annem vardi, babam yorgundu, uyumak lazimdi. Babam sadece bana ait degildi evdeyken. Babam bu uzuntulu halimi anlardi sanki, konuyu degistirirdi hemen. “Gezmek oldu mu?” derdi, “Oldu” derdim. “Evdekilere muz yedigini soylemek yok ama” derdi, “Yok” derdim. Sonrasi bilindik, eve gelirdik ve ben bir sonraki yolculugumuzu gorurdum o gece ruyamda.

Simdi dusununce her ne kadar kendisi pek bilmese de babamin hem cocukluk hem de bugunku hayallerimin bas kahramani oldugunu fark edebiliyorum. Baba demek benim icin uzak demekti, babam benim ilk askimdi. Ask her zaman uzaktaydi ama para kazanmak icin, bize iyi bir gelecek verebilmek icin. Oysa ki o da isterdi bizimle olmayi, bu yuzden hicbir zaman suclayamadim babami. Annemin her seferinde babamin “bizim icin” uzaklarda oldugunu bastira bastira soylemesi cocukluk hayallerimi bile o yonde kurmama neden olmustu. Ben hatirlamiyorum, halam beni her gordugunde yuzunde saf bir tebessumle anlatir. O yaslarda hayali bir kocam varmis. “Adi Mehmet’ti” der, “Mehmet Almanya’da yasiyormus, biraz calisip para biriktirdikten sonra seni de yanina aldiracakmis”. O kadar gercekci anlatirmisim ki Mehmet’e olan askima herkesi inandirabilirmisim.

Mehmet de babam gibiymis, uzakta. Para kazanmak icin uzaktaymis, benim sadece akrabalarimdan adini duydugum bir ulkede. Beni seviyormus, bir gun kesin donecekmis benim icin. Babam gercekten varmis, o yokmus ama babam yokken aslinda o varmis yanimda. Kucukken eksikligini duydugum babami bir hayal kahramani olarak bilincaltimda yasatmisim meger. Cocuklugumun safligi babama ve Mehmet’e olan askimi biribirinden ayirmayi secmek yerine ikisini de ayni bedene hapsetmis. Belki o gunlerde bana Mehmet’in neye benzedigini sorsalar babam gibi esmer, biyikli, yapili bir adam tarif ederdim. Zamanla fark ettim ki cocuk benligim de bugun aynada gordugum kadin da aslinda her askinda cocuklugunda ozledigi o babayi ariyormus.

Baba “korunmak” demektir, “guven” demektir. Bir kiz cocugunun her zaman yaninda olmalidir, olmalidir ki kiz ilk askini babasinda bulsun. Babam benim yanimda olamasa bile ben de aski hep babamda buldum. Mehmet’in hayali veya gercek bir erkegin bedeni, benim icin babamin baska isimlerin uzerine dusen yansimasiydi. Bu yuzden zamanla korunmaya muhtac yanimi icimden sokup atamadim. Babamin hicbir zaman oksayamadigi saclarimda hissettigim baska bir erkege ait ellerin verdigi sicaklik butun bedenimi kapladi. Doya doya sarilamadigim babamin bedenini aradim hayatimdaki erkeklerde. O sicakligi, o sefkati, o saf sevgiyi dokundugum olgun bedenlerin terle karisik kokusundan cikarmaya calistim omrum boyunca. Cocukken aksamlari babami arayan gozlerim, o gun okulda yaptiklarimi anlatmak icin icime sigmayan heyecanim, kulagimda babamin sessiz gulumsemesi ve kisilan gozleri ve tum bunlari bana gizliden gizliye vaad eden yabanci erkeklerin bedenleri.. Hicbiri onlarda aslinda babami aradigimi bilemedi. Belki de bu yuzden aldatildigimi ogrenmek bircok kadina gore daha cok acitti canimi. Cunku icten ice aslinda babam beni aldatmisti. Beni korumasi gereken, beni herseyden cok seven, bu yuzden de cocukluk ozlemime donusen babam..

Babam su an beraber yasayamadiklarimizi yegenimle yasamaya calisan yasli bir adam. Bense garip bir sekilde yegenimi kiskaniyorum. Babamdan kalan boslugu doldurabilecek bir erkegi, Mehmet’i ya da bir baskasini aramak yerine babamin kendisinin o boslugu doldurmasini isterdim aslinda. Cocukluk artik cok geride kaldi, babam ve hayallerim de. Gozlerimi kapatsam, bir gun actigimda Duzce-Istanbul yolunda babamla beraber bulsam kendimi. Babama sikica sarilsam.. O zaman o bosluk kaybolur mu ki?


4 yorum:

RainBow dedi ki...

babalar harikadir babalar yıkılmamamız için bize önceden sunulmuş bir nimet. kimse babasından ayrılmasın. :(((

Lavanta Bahçesi dedi ki...

nasıl güzel anlatmışsın hissetiklerini... babalar ve kızları...

Gamze dedi ki...

Jalom sana odul veriyorum :) One Lovely Blog Award.

E ama Lovely'sin, naapalim :)

tekrar ellerine saglik, cok guzel bir yazi olmus.

Jale Clara dedi ki...

cok tesekkur ederim guzel yorumlariniz icin..

ozellikle de odul icin cok tesekkur ederim gamze. icimin acisi azalana kadar bu odulu bir kenarda saklayacagim. hersey bir gun gecerse tekrar 'lovely' olurum bakarsin..